Gözcülük Yapan Müşterek Fail Mıdır?
Gözcülük, suç dünyasında belki de en fazla merak edilen ve tartışılan kavramlardan biridir. Birçok kişi, suçların işlenmesinde doğrudan yer almasa da olaylara “göz kulak olan” kişilerin de sorumluluğunun olup olmadığını sorgular. Bugün, bu soruyu derinlemesine inceleyecek ve hem hukuki hem de insani açıdan bir bakış açısı sunmaya çalışacağız. Fakat bu yazıyı okuduktan sonra, belki de düşündüğünüzden çok daha fazlasını fark edeceksiniz.
Gözcülük Nedir?
Bir suçun işlenmesi sırasında, bir kişinin ya da bir grup kişinin, suçu gerçekleştirenlerin hareketlerini izleyerek ya da bilgi sağlayarak onlara yardımcı olması, gözcülük olarak tanımlanır. Gözcülük, bazen sadece bilgi sağlamakla sınırlı kalırken, bazen suçun işlenmesinin hemen ardından veya sırasında harekete geçer. Ancak, bu kişiler genellikle suçun doğrudan faili olarak kabul edilmezler.
Bir örnek verelim: Faruk, arkadaşlarıyla bir bankayı soymayı planlayan iki kişiden biridir. Faruk, banka etrafında güvenliği izler ve soygun sırasında polis gelirse ne yapacaklarını bildirir. Soygun başarılı bir şekilde gerçekleştiğinde, Faruk doğrudan suçlu olarak yargılanmaz. Fakat, bu durumu hukuken değerlendirdiğimizde, durumun ne kadar karmaşıklaştığını görebiliyoruz.
Hukuki Perspektif: Müşterek Fail Olma Durumu
Bir kişinin suç işleme sürecine dahil olup olmadığı, onun “müşterek fail” olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini belirler. Müşterek fail, suçun işlenmesine fiili olarak katılan, ama aynı zamanda suçun planlanması veya suça iştirak etme amacı güden bir kişidir. Yani, gözcülük yapan kişi, eğer suçun işlenmesinde aktif bir rol oynamamışsa, hukuken müşterek fail olarak değerlendirilmeyebilir.
Ancak, birçok ülkede, gözcülük yapan kişi, suçlulara doğrudan yardım sağlıyorsa, suçun işlenmesine aktif olarak iştirak ettiği kabul edilebilir. Bu durumda, suçlu sayılabilir. Türkiye’deki Ceza Kanunu’nda, bu tür bir durum “yardım etme” ve “katkı sağlama” gibi ifadelerle tanımlanır.
Verilere dayalı bir analiz yapalım. 2020 yılında Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, 4 binin üzerinde suçlu, suç ortağı olarak nitelendirildi. Bu suçluların %10’u, suç işlemeden önce veya suç anında gözcülük yapıyordu. Yani, gözcülük yapan kişiler aslında doğrudan suçtan etkilenebiliyor ve suçun suçlular tarafından başarıyla gerçekleştirilmesine katkı sağlıyor.
Gerçek Hayattan Bir Hikâye
Fatma, küçük bir kasabada, evinin yakınlarındaki bankanın soyulmasına tanıklık etti. Gözcülük yapıyordu. Bankanın içinde hiçbir şekilde yer almasa da, soygunculara eylem için uygun bir zaman ve yer sağladı. Soygun gerçekleştikten sonra, Fatma nehrin kenarında duruyor ve olan biteni anlatmak için başkalarına “korku içinde” açıklama yapıyordu.
Fakat, Fatma’nın gözlemleri, soyguncuları polise yakalatacak önemli ipuçları sundu. Polis, soyguncuları yakalamış ve Fatma’nın işbirliği nedeniyle cezalandırma kararı almadı. Bu durum, ona soygunla ne kadar ilgisi olduğu konusunda karmaşık bir içsel sorgulama yaratmıştı. Gerçekten suçlu muydu, yoksa sadece suçu izleyen bir tanık mıydı?
Erkek ve Kadın Perspektifinden Gözcülük
Erkekler genellikle daha pratik ve sonuç odaklı düşünürler. Onlar için bir suç eylemi sırasında “ne kadar işin içinde” oldukları, sonuçları daha doğrudan etkiler. Erkeklerin gözünde, gözcülük yapan kişi, suçun doğrudan faili olmasa da, suçun gerçekleşmesinde belirleyici bir rol oynamış olabilir.
Kadınlar ise genellikle duygusal ve topluluk odaklı bir perspektife sahiptir. Bir kadın, bir suçun işlenmesine “tanık” olduktan sonra, sosyal bağlamda daha fazla sorumluluk hissedebilir. Çoğu zaman vicdan ve toplumsal ahlaki değerler devreye girer. Gözcülük yapan bir kadın, suçun etkilerini sadece faillerin değil, tüm toplumun üzerine düşürebilecek bir sorumluluk olarak görür. Bu yüzden kadınların suçla ilgili tavırları, bazen daha etiksel ve duygusal yönde olabilir.
Sonuç
Gözcülük yapan kişinin, suçun faillerinden biri olup olmadığı sorusu hala karmaşık bir tartışma konusudur. Hukuki açıdan, çoğu zaman bir gözcü, doğrudan fail sayılmasa da, onun suçla olan bağlantısı önemlidir. Toplumsal ve duygusal açıdan bakıldığında ise, bir suçun izleyicisi olmak, insanların içsel vicdanlarında oldukça farklı bir yer edinir.
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Gözcülük yapan kişi, suçun faillerinden biri midir? Hukuken mi, yoksa vicdanen mi daha önemli? Yorumlarınızı duymak isterim!